Gençlerin, yetişkinliklerine kadar verdikleri mücadeleler ve bu süreçte karşılaştıkları zorluklar, dizi boyunca önemli bir tema olarak işleniyor. Like Flowers in Sand, hem duygusal derinliği hem de geleneksel sporun etkileyici dünyasını bir araya getirerek izleyicilere unutulmaz bir hikaye sunuyor.
Cha Jin Woo, yaşamının ilk yıllarında aniden ortaya çıkan gizemli bir ateşli hastalık sonucu işitme duyusunu kaybeder. Bu zorlu süreçte, seslerin dünyasından kopmanın getirdiği izolasyonla baş etmeye çalışırken, kendi iç dünyasını keşfeder. Küçük yaşta yaşadığı bu trajedi, onu sessizliğin, resimlerin ve sanatın derinliklerine çeker.
Joseon Dönemi’nde geçen The Matchmakers dizisinde hikaye şöyle gelişiyor.Prensesin aşık olduğu genç Shim Jung Woo, tam prensesle evlenecekken prenses ölür.Bunun üzerine Shim Jung Woo, ülkedeki tüm evlilikleri geçersiz sayar ve insanlara yardım etmek için çöpçatanlık işine yönelir.
Han Nae Na, ailesinden gelen bir lanet sebebiyle bir erkekle öpüştüğünde köpeğe dönüşmektedir.O, bu laneti kaldırmak için Jin Seo Won’un yardımına ihtiyaç duyar ancak Jin Seo Won, yaşadığı bir travma yüzünden köpeklerden korkmaktadır.
Park Yeon Woo, günümüzde yaşayan ve zamanda yolculuk yapabilen bir kadındır.O, Joseon Dönemine yaptığı bir zaman yolculuğunda vefat etmiş kocasına bire bir benzeyen Kang Tae Ha ile karşılaşır.
Süper güçleri olan Jung Gu Won, insanların hayatlarını temin altına alır ve onları bir nevi köle gibi kullanır.O, bir gecede tüm güçlerini kaybeder ve güçlerini geri kazanabilmek için Do Do Hee ile birlikte çalışmaya başlar.
Han Ju Park, sıradan bir üniversite öğrencisi ve aynı zamanda PLII’nin başarılı bir kariyer yürüten yetenekli bir sanatçısıdır. Han Ju, müzik dünyasındaki başarısını gizli tutarken, üniversite hayatını sürdürmeye çalışıyor.Popüler bir erkek müzik grubu üyesi olan Levi ise müzik dünyasının zirvesinde bulunmaktadır. Bir gün tesadüfen Han Ju’nun performansını görür ve onunla bir proje yapma fırsatını değerlendirmek ister.
“My Man is Cupid,” hikayesi, kanatları yanan ve dünyada mahsur kalan karizmatik peri Cheon Sang Hyuk’un (Jang Dong Yoon) etrafında dönüyor. 500 yıl boyunca 27 kez kendini onarmak için metamorfoz geçiren Sang Hyuk, 28. dönüşünde ise şaşırtıcı bir serüvenle karşılaşır. Sang Hyuk, son dönüşünde şehre iner ve burada güzellikleriyle tanınan Oh Baek Ryun (Nana) ile karşılaşır. Baek Ryun, modern dünyanın enerjik ve özgür ruhlu bir kadınıdır. İkisi, birbirlerine karşı bir çekim hissederler, ancak Sang Hyuk’un geçmişinden gelen bir lanet, onun insanlarla derin bağlar kurmasını zorlaştırır. Dizi, Sang Hyuk’un insan dünyasında aşkı keşfetme çabalarını ve Baek Ryun’un onun gizemli geçmişiyle başa çıkma çabalarını takip eder. Aynı zamanda, Sang Hyuk’un peri dünyasındaki varlıklarla ve Baek Ryun’un dünyasındaki renkli karakterlerle yaşadığı komik ve duygusal anları da içerir. “My Man is Cupid,” aşkın, geçmişin ve özgürlüğün izini süren eğlenceli ve büyülü bir hikaye sunar. Sang Hyuk ve Baek Ryun, kendi engelleriyle yüzleşirken, izleyicileri romantizm ve fantastik öğelerle dolu etkileyici bir yolculuğa davet eder.
Ji Chang Wook, hayatını adadığı Jeju Adası’ndaki memleketine sadakatle bağlı kalan Jo Yong Pil karakterini canlandırıyor. Jo Yong Pil, genç yaşta annesini yanlış bir hava durumu raporu nedeniyle kaybetmiş ve bu trajediden sonra bir hava tahmincisi olma kararı almıştır. Bu şekilde, memleketinin sakinlerini koruma misyonunu üstlenir. Shin Hye Sun ise dizide, adını Seul’de Jo Eun Hye olarak değiştiren ve yıllarca moda fotoğrafçılığı endüstrisinde asistan olarak çalıştıktan sonra başarıya ulaşan Jo Sam Dal karakterini canlandırıyor. Ancak, emeğiyle inşa ettiği her şey bir anda ortadan kaybolunca, insanlar onu hala Eun Hye değil, Sam Dal olarak tanıdıkları Samdalri’ye geri dönmeye karar verir. Jo Yong Pil ile gençken yaşadığı kasabaya döndüğünde, uzun süredir içinde sakladığı sevgi ve özlem de gün yüzüne çıkar.
